ANA SAYFA

 

Sigortacının rücu hakkı- Sigortalının izniyle malı kullanana rücu


YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu

E:2008/17-299

K:2008/302

T:09.04.2008

  

"Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı aracın sigorta ettiren ından anahtarı ve ruhsatıyla birlikte davalı Yusuf'a emaneten bırakıldığını, da aracı diğer davalı Atakan'a emanet ettiğini, ancak Ahmet isimli başka şahsın aracın anahtarını davalı Atakan'ın işyerindeki çekmecesinden çalarak çırdığını ve bilahare kaza yapıp Öldüğünü, aracın pert olduğunu, hasar bedelinin sigortalılarına ödendiğini, davalıların kusurlu olduğunu, bu nedenle ın hurda değeri düşüldükten sonra bakiye 15.745.00 YTL'nin 29.04.2004 itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müte-selsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Daval ı Yusuf davanın haksız olduğunu savunarak reddini istemiş, diğer davalı cevap vermemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece sigortalı aracın davalılara işletenin rızası ile kullandırıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç toplanan delillere uygun düşmemektedir. Davalı Yusufun bizzat beyanında araç sahibi Kenan'dan emanet olarak aldığını, ancak bir süre için İl dışına çıkacağından aracı diğer davalı Atakan'a muhafaza etmesi için teslim ettiğini ifade etmiştir. Davalı Yusuf aracı emanet aldığına göre aracı her türlü riske karşı gerekli önlemleri alarak, gereken özeni göstererek saklaması ve ayrıen sahibine iade etmesi gerekirdi. Oysa, aracı geçici bir süre için yakını (arkadaşı) Atakan'a teslim etmiş, anahtarı ve ruhsab onun çekmecesine bırakmıştır. Aracı başkasına emaneten dahi olsa teslim etmemesi gerekirdi. Zira, araç sahibinden aracı teslim alırken, aracı başkasına teslim etme konusunda onun rızasını almış değildir. Kaldı ki, kısa süre İçin il dışına çıkması gerektiğinde aracı asıl sahibine teslim etmesi en uygun tedbir olurdu. Davalı bu tedbirleri almamış, gereken özeni göstermemiştir. Davalı Atakan da ifadesinde kendisine aracı Yusuf'un muhafaza etmesi için teslim ettiğini, anahtar ve ruhsatı işyerindeki çekmecesine koyduğunu, birkaç gün sonra Yusufun aracı kendisinden istediğinde çekmecede anahtarın bulunmadığını, aracın da park edildiği yerde olmadığını, aracı 3. kişi Ahmet'in çalmış olabileceğini bildirdiğini söylemiştir. İfadesinden anlaşıldığı gibi Atakan aracın anahtarını gerektiği gibi muhafaza etmemiş, açık çekmecesine bırakmış, daha sonra da aracın Ahmet tarafından çalınmış  olabileceğini  beyan  etmiştir.   Bu  durumda,  Atakan'ın  da  aracın saklanmasında gereken özeni göstermediği anlaşılmaktadır. Aracın anahtarını açık çekmecede saklaması yerine daha emniyetli bir şekilde saklayabilirdi. Aracın başkasının eline geçmesinde kusurlu kabul edilmesi gerekir. Aracın başkasına kullandırmasında gerek aracı kendisine teslim edenin ve gerekse araç malikinin muvafakati söz konusu değildir. İzah edildiği gibi her iki davalı aracı emanet bırakanın ve teslim edenin rızasına aykırı davranmışlardır. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin karar gerekçesinde açıkladığı düşünceye katılmak mümkün değildir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, kasko sigorta poliçesi çerçevesinde dava dışı sigortalıya yapılan ödeme tutarının, davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.

Davacı Ş... Sigorta A.Ş. vekili, davacı şirket tarafından kasko sigortası yapılan, dava dışı sigortalı Y... Gıda Ltd. Şti.'ye ait 34 ... 19 plaka sayılı vasıtanın, anahtarları ve ruhsatıyla birlikte şirket yetkilisi dava dışı Kenan tarafından davalılardan Yusuf'a emanet olarak bırakıldığını, davalı Yusuf'un da anahtarları ve ruhsatıyla birlikte aracı 13.04.2004 tarihinde diğer davalı Atakan'a emaneten verildiğini, daha sonra Ahmet isimli şahsın 16.04.2004 tarihinde aracın anahtarlarını çekmeceden ve aracı da bulunduğu yerden çalarak iki arkadaşıyla birlikte Manisa'ya gittiğini, orada 17.04.2004 tarihinde kaza yaptığını, kazada Ahmet’in öldüğünü; davalılar Atakan ve Yusuf'un, kendilerine teslim edilen sigortalıya ait aracı iyi ve güvenli bir şekilde muhafaza edemedikleri için %100 oranında kusurlu olduklarını, araçtaki hasar çok büyük olduğundan 14.07.2004 tarihli ekspertiz raporu uyarınca pert-total çalışması yapıldığını, aracın piyasa değeri olan 32.000.000.000 TL'den, hurda değeri olan 16.225.000.000 TL'nin düşülmesiyle kalan 15.745.000.000 TL'nin 17.09.2004 tarihinde davacı şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, aracın çalınmasına sebep olan davalıların hasarın oluşumunda %100 oranında kusurlu bulunmaları nedeniyle, hasar miktarının tamamından sorumlu olduklarını, TTK'nin 1301. maddesi ve Sigorta Poliçesi Umumi Şartları gereğince davacının, ödeme yapmakla sigortalısının haklarına halef olduğunu ileri sürerek, sigortalıya ödenen 15.745.000.000 TL'nin, ödemenin yapıldığı 17.09.2004 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Yusuf, cevap dilekçesinde davanın haksız olduğunu beyan etmiş; ancak herhangi bir açıklamada bulunmamış ve gerekçe göstermemiştir.

Diğer davalı Atakan cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.

Yerel mahkemenin; somut olayda davalılara atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesine dayalı, davanın reddine dair kararı Özel Daire'ce metni yukarıda bulunan ilamla bozulmuş; yerel mahkeme gerekçesini tekrarlayarak ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.

Davacı Ş... Sigorta A.Ş. tarafından, 08.12.2003 tanzim tarihli ve 366 gün süreli wOto Paket Sigorta Poliçesi" ile sigortalanan, dava dışı Y... Gıda Tic. Ltd. Şti. adına trafiğe kayıtlı 34 ... 19 plaka sayılı özel otomobilin, 17.04.2004 tarihinde, saat 23.45 sıralarında, Manisa-Akhisar karayolu üzerinde şarampole yuvarlandığı, sürücü Ahmet ile araçta yolcu olarak bulunanlardan Birol'un olay yerinde öldüğü, dava dışı bir kişinin yaralandığı, araçta ağır hasar meydana geldiği; davacı şirketin bu kaza nedeniyle, ekspertiz raporu çerçevesinde sigortalısı Y... Gıda Tic. Ltd. Şu', yetkilisi Kenan'a, 17.09.2004 tarihinde 15.745.000.000 TL ödeyerek ibraname aldığı; her iki davalıya gönderdiği 03.11.2004 günlü yazılarla bu miktarın 10 gün içerisinde kendisine ödenmesini istediği, ödeme yapılmayınca eldeki davanın açıldığı, dosya kapsamıyla sabit ve çekişmesizdir.

Olaydan sonra davalı Yusuf tarafından verilen 19.04.2004 günlü şikayet dilekçesi üzerine, ölen Ahmet hakkında oto hırsızlığı suçundan Şişli C.Baş-savcılığınca yapılan hazırlık soruşturması sonucunda, 13.07.2004 günlü ve 2004/11543 karar sayılı takipsizlik kararının verildiği; takipsizlik kararında, Ahmet’in 34 ... 19 plakalı otoyu çaldığının ve kaza yaparak öldüğünün belirtildiği; Manisa Başsavcılığınca da, Ahmet hakkında tedbirsizlik dikkatsizlik sonucu iki kişinin ölümüne neden olmak suçundan hazırlık soruşturması yapıldığı  ve  sonuçta,   sanığın  ölmüş  olması   nedeniyle  20.04.2004  gün, 2004/1540  karar  sayılı  takipsizlik  kararının  verildiği  dosya  kapsamından anlaşılmaktadır.

Eldeki davanın davalıları Yusuf ve Atakan'ın, Şişli C.Başsavcılığınca yapılan hazırlık soruşturması sırasında alınan ve birbirini teyit eden ifadelerine göre; davacı şirket tarafından oto paket sigorta poliçesiyle sigortalanan, dava dışı sigortalı Y... Gıda Ltd. Şti.'ye ait 34 ... 19 plaka sayılı otomobil, davalılardan Yusuf tarafından geçici olarak kullanılıp iade edilmek üzere, Y... Gıda Ltd. Şti.'nin yetkilisi dava dışı Kenan'dan anahtarları ve ruhsatıyla birlikte teslim alınmış; davalı Yusuf, il dışına çıkması gerekince, muhafaza ve dönüşünde kendisine teslim etmesi için anahtarları ve ruhsatıyla birlikte aracı 13.04.2004 tarihinde arkadaşı olan diğer davalı Atakan'a vermiş, araç her iki davalı tarafından davalı Atakan'ın işyerinin yakınındaki bir sokağa park edilmiş, davalı Atakan aracın anahtarlarını işyerindeki çekmecesine koymuş, işyerine gelip giden ve davalı Atakan'ın uzak akrabası olan dava dışı Ahmet 16.04.2004 tarihinde aracın anahtarlarını çekmeceden ve aracı da bulunduğu yerden çalarak, iki arkadaşıyla birlikte Manisa'ya götürmüş, orada 17.04.2004 tarihinde yukarıda açıklanan kaza meydana gelmiş; davalı Yusuf 19.04.2004 günü İstanbul'a dönmüş, her iki davalı, aracın çalındığını o gün öğrenmişlerdir.

Açıklanan bu oluşa göre, sigortalanan araç, dava dışı sigortalı tarafından geçici bir süre kullanıp iade etmesi için davalı Yusufa ve onun tarafından da, muhafaza ve dönüşünde kendisine teslim edilmek üzere, diğer davalıya verilmiştir.

Belirtilmelidir ki; gerek taraflar ve gerekse yerel mahkeme ile Özel Daire'nin kabulünde bulunan bu oluş biçimine göre; hukuksal nitelikçe, dava dışı sigortalı ile davalılardan Yusuf arasında ariyet (Borçlar Kanunu madde 299 ve izleyen maddeler); davalı Yusuf ile davalı Atakan arasında ise vedia (Borçlar Kanunu madde 464 ve izleyen maddeler) sözleşmesi bulunmaktadır. Eş söyleyişle, sigortalanan araç, sigortalı ile davalı Yusuf arasındaki ariyet sözleşmesi çerçevesinde bu davalıya verilmiş, bilahare davalılar arasındaki vedia sözleşmesiyle bir sokağa park edilmiş ve oradan dava dışı Ahmet tarafından çalınmıştır. Ariyet veren durumundaki dava dışı sigortalının, aracı davalı Yusuf'a kendi rızası ve muvafakatiyle verdiğinde kuşku ve duraksamaya yer yoktur. Aksi iddia ve ispat edilmediğine göre, somut olayda, davalılar arasındaki vedia sözleşmesinin de sigortalının rıza ve muvafakatiyle yapılmış olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla, dava dışı kişi tarafından çalındığı anda davalılardan Atakan'ın hukuki ve fiili sorumluluğu altında bulunan aracın, çalınma anındaki konumu, dava dışı sigortalının bilgisi ve muvafakati dahilindedir ve bu nedenle de, davalılar, aşağıda değinilen Türk Ticaret Kanunu'nun 1278. maddesi anlamında "sigortalının fiillerinden sorumlu bulunduğu kişiler" durumundadır.

Türk Ticaret Kanunu'nun "Sigorta Ettirenle Sigortadan Faydalanan Kimsenin Kusuru" başlıklı 1278. maddesi, ayrıen "Mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukuken mesul bulundukları kimselerin kusurlarından doğan hasarları tazmin ile mükelleftir. Fakat hiçbir halde sigortacı sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin kastından veya aksi mukavelede yazılı değilse sigorta edilen malın ayıbından doğan hasarları tazmine mecbur olmaz." hükmünü taşımaktadır.

Somut olay bakımından değerlendirildiğinde; bu hüküm, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin kastından kaynaklanmamış olması şartıyla; sigorta ettirenin veya sigortadan faydalananın veya eylemlerinden bu ikisinin hukuken sorumlu olduğu kişilerin kusurlarından doğan hasarların da sigortacı tarafından tazmin edileceğini öngörmekte; ancak, tarafların bunun tersini öngören sözleşme yapabileceklerini belirtmektedir. Dava dışı sigortalı ile davacı sigortacı şirket arasındaki sözleşmede, tersine bir hüküm bulunmadığı çekişmesizdir.

 Öte yandan, "Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının "Teminat Dışında Kalan Zararlar" başlıklı A.5-6. maddesi de, sadece, sigortalı veya fiillerinden sorumlu bulunduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından taşıta kasten verilen zararlar ile sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından sigortalı taşıtın kaçırılması veya çalınması nedeniyle meydana gelen zararları teminat dışında tutmuş; teminat dışında kalma olgusunu bu hallerle sınırlamıştır.

Yukarıda açıklanan oluşa göre; dava dışı sigortalının geçici bir süreyle kullanıp iade etmek üzere davalılardan Yusuf'a verdiği, onun da, muhafaza etmesi için davalı Atakan'a teslim ettiği aracın, ölen Ahmet tarafından çalınması ve kazaya uğrayarak ağır hasar görmesiyle sonuçlanan süreçte, dava dışı sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu davalıların Türk Ticaret Kanunu'nun 1278. maddesi anlamında kasdi davranışlarından söz edilmesine hukuken olanak yoktur ve esasen böyle bir iddia davacı tarafından dahi ileri sürülmemiştir. Yine, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları'nın A.5-6. maddesinde belirtilen ve zararın teminat dışında kalmasını gerektiren hallerin de somut olayda söz konusu olmadığı açıktır.

O halde, davacı sigortacının, sigortalanan araçta oluşan hasar nedeniyle dava dışı sigortalısına ödediği sigorta tazminatını davalılara rücu etmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Yerel mahkemenin aynı gerekçeye dayalı direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır."

Yargıtay Karar Arşivi